Çalışmaları en çok atıf alan duayen akademisyen Prof. Dr. Okyay Kaynak: ‘’TÜBA ödülünde doktora öğrencilerimin payı çok büyük’’
TÜBA tarafından Sağlık ve Yaşam Bilimleri, Sosyal ve Beşerî Bilimler ve Fen ve Mühendislik Bilimleri kategorilerinde verilen Uluslararası Akademi Ödülleri bu yıl Columbia Üniversitesi, Yale Üniversitesi, ODTÜ ve Boğaziçi Üniversitesi’nden dört bilim insanına verildi. Boğaziçi Üniversitesi Elektrik-Elektronik Mühendisliği Bölümü emekli öğretim üyesi Emeritus Prof. Dr. Okyay Kaynak da Fen ve Mühendislik Bilimleri kategorisinde ödüle layık görülen isimlerden biri oldu.
Prof. Dr. Okyay Kaynak, 28 Ocak 2021 tarihinde düzenlenen TÜBA Ödül Töreninde ödülünü aldı.
TÜBA tarafından yapılan açıklamada Prof. Dr. Kaynak’a ödül verilmesinin gerekçeleri arasında 1987 yılında öğrencisiyle birlikte “IEEE Transaction on Automatic Control” dergisinde yayınladığı “kayar kip kontrolü” konusundaki çığır açıcı makalesi, Çin Hükümeti tarafından 2016 yılında takdir edilen “Çin Dostluk Ödülü,” aynı yıl kazandığı “Humboldt Araştırma Ödülü” ve Web of Science verilerine göre toplam 272 makalesine verilen 8700 atıf sayısı gibi başarıları sayıldı. Prof. Dr. Okyay Kaynak ile 1979 yılında başlayan Boğaziçi Üniversitesi yolculuğunu ve uluslararası alanda yürüttüğü akademik ve profesyonel çalışmalarını konuştuk.
“Tesadüfi profesör”lükle başlayan akademi yolculuğu
Lisans ve lisansüstü eğitimlerini İngiltere’de Birmingham Üniversitesi’nde elektrik-elektronik mühendisliği alanında tamamlayan Okyay Kaynak, kendisini “Accidental Professor” olarak tanımlıyor: “Ankara’da Kurtuluş Lisesi’nden mezun olduktan sonra bir kurum aracılığıyla yurtdışına öğrenci gönderilen sınavlara girdim ve Selüloz ve Kâğıt Fabrikaları (SEKA) adına eğitim görmek üzere 17 yaşımda İngiltere’ye gittim. 1969 yılında lisans diplomamı aldım. Daha sonra tezli yüksek lisans çalışmalarıma başladım. Danışman hocama tezimi gösterdiğimde elinin tersiyle itti. ‘Ne oldu hocam beğenmediniz mi?’ dediğimde ‘Bir yıl daha kalıp şu düzeltmeleri yaparsan yüksek lisans değil doktora alırsın’ dedi. Hocamın tavrı böyle olmasaydı belki de hiç doktora yapmayacaktım ve akademiye girmeyecektim. Bu yüzden kendimi ‘Accidental Professor’ olarak tanımlarım. Bursumun süresi bittiği için bir yandan İtalyan lokantalarında garson olarak çalıştım ve doktoramı tamamladım. 1972 yılında, 24 yaşında genç bir doktoralı mühendis olarak Türkiye’ye döndüm.”
41 yıldır Boğaziçi’nde
Türkiye’ye döndükten sonra bir süre SEKA’da ve Suudi Arabistan’da çalışan Okyay Kaynak, 1979 yılında Boğaziçi Üniversitesi’nde öğretim üyeliğine başladı. Yaptığı tüm çalışmalarda Boğaziçi Üniversitesi’ni adres olarak gösteren Kaynak, Boğaziçi’ne geliş hikâyesini ise şöyle anlattı: “Endüstride çalıştığım yıllar boyunca hem SEKA’ya olan bursumu geri ödemiştim hem de Ankara’da kendime bir hayat kuracak kadar para kazanmıştım. Amacım ODTÜ’de hoca olmaktı, ama o zamanlar flört etmekte olduğum eşimle Boğaziçi kampüsünü gezerken burayı çok beğenmiştim. Bunu eşime söyleyince yanıtı ‘Sen başvursan bile buraya seni almazlar’ oldu; çünkü dönemin Boğaziçi profilinden çok farklıydım. Belki de bana ‘Madem beğendin, neden buraya başvurmayı düşünmüyorsun?’ deseydi hiç başvurmayacaktım. Ertesi günü ondan gizlice başvuru yaptım ve kabul edildim ve 1 Ocak 1979’dan beri Boğaziçi’ndeyim. Şimdi geriye dönüp bakınca iyi ki buraya gelmişim diyorum. Ayrıca öğrencilerime ‘Karşınızdakine bir şeyi yaptırmanın belirli yolları vardır’ diyerek bu anımı anlatıyorum.”
“Endüstri deneyimi ayaklarımın yere daha sağlam basmasını sağladı”
Akademik hayattan önce endüstride yedi yıldan uzun süredir deneyim kazandığını vurgulayan Okyay Kaynak, bu deneyimin daha iyi bir akademisyen olmasına katkı sağladığını da vurguluyor: “Bir konuyu düşünürken sadece akademik olarak değil, endüstriyel arka planını da hesaba katarak ele aldım. Endüstri deneyimi ayaklarımın yere daha sağlam basmasını sağladı. Öğrencilerime de her zaman çok yönlü düşünmelerini ve sadece akademik bakmamalarını öneriyorum.”
Türkiye’ye mekatroniği tanıtan isim
Prof. Dr. Okyay Kaynak, Türkiye’ye mekatroniği ve kayar kipli kontrolü getiren isim olarak biliniyor ve 1987 yılında bir doktora öğrencisiyle kayar kip kontrolü konusunda yazdığı makalesi alanında çığır açıcı bir çalışma olarak kabul ediliyor. Henüz iki yıllık bir öğretim üyesiyken Japonya’dan aldığı bir araştırma bursu sayesinde kayar kip kontrolü ve mekatronik üzerine çalışmaya başladığını aktaran Kaynak bu alanları şöyle tanıtıyor: “Endüstrideki her şey mekatroniğin içine giriyor aslında. Ben bu alanı hem endüstriye çok yakın olduğu için hem de bilgisayar, makine ve elektrik-elektronik mühendisliğinin örtüştüğü bir mühendislik dalı olduğu için seçmiştim. Ben kontrol mühendisiyim, kayar kipli denetim de hareket denetimi konusundaki problemleri ortadan kaldıran bir yaklaşım. Japonya’ya araştırma bursuyla gittiğimde kayar kipli denetim yeni çalışılmaya başlanan bir alandı. Döndükten sonra, Yorgo Hocamızın yurtdışı görevlendirilmesi nedeniyle danışmanlığını üstlendiğim bir doktora öğrencisi ile yaptığımız çalışmada ilk defa analog yerine sayısal olarak kayar kipli denetimi geliştirdik ve bu çalışma ‘IEEE Transactions on Automatic Control’ dergisinde yayımlandı. 30-35 yıllık bir makale olmasına rağmen hala atıf almaya devam ediyor.”
Her zaman yeniliğin peşinde
Hayatı boyunca teknolojideki gelişmeleri takip etmeye çalıştığını belirten Prof. Dr. Okyay Kaynak bugünkü çalışmalarını endüstride yapay zekânın uygulanması üzerine yürütüyor: “Bugün endüstriyel süreçler o kadar büyüdü ve kompleksleşti ki bu süreçlerin matematiksel modellerinin çıkarılması imkânsız hale gelmeye başladı. Ben de zamanla yapay zekânın kullanılması yoluyla model tabanlı yerine veri tabanlı denetim uygulamalarını çalışmaya başladım ve bugün hala bu alanda çalışmalarımı sürdürüyorum. Her yıl 8-10 adet yayın yapmaya devam ediyorum.”
Boğaziçi’nde Türkiye’nin ilk UNESCO Mekatronik Kürsüsü
Prof. Dr. Kaynak ayrıca 1993 yılında Boğaziçi Üniversitesi’nde Türkiye’deki ilk UNESCO Mekatronik Kürsüsü’nün kuruculuğunu da üstlenmiş. Kuruluş bizzat, o zamanlar UNESCO’nun Genel Direktörü olan Dr. Federico Mayer tarafından yerleşkemize yapılan bir ziyaretle onaylanmış. Akademik olduğu kadar UNESCO gibi uluslararası kuruluşlarla profesyonel ilişkiler kurmanın önemine de değinen Kaynak, “O zamanlar endüstride yetişmiş eleman pek yoktu ve bizim eğitimlerimize ihtiyaç duyuyorlardı. Yıllarca başta Ömer Cerid Hoca (nur içinde yatsın) ve diğer arkadaşlarımla gerek hareket kontrolü gerek mikroişlemcilerle denetim konusunda çok sayıda uygulamalı kurs verdik,” ifadeleriyle UNESCO Mekatronik Kürsüsü bünyesinde yürüttüğü çalışmalarından bahsetti.
Kaynak’ın uluslararası iş birlikleri geliştirme konusundaki başarılarının bir diğer örneği ise 2016 yılında Çin Hükümetinin yabancılara verdiği en prestijli ödül olan “Çin Dostluk Ödülü”ne layık görülmesi. Prof. Dr. Kaynak, aynı yıl bugüne kadar Türkiye’den sadece altı kişiye verilmiş olan “Humboldt Araştırma Ödülü”nü de almaya hak kazandı: “TÜBA Ödülü benim için bu ödüllerden çok daha anlamlı çünkü kendi ülkemin benim değerimi bildiğini, çalışma koşullarımın yurtdışından farklı olduğunun bilincine vardıklarını gösteriyor. Örneğin Humboldt Araştırma Ödülü verilen altı Türk bilim insanından üçü Amerika adresli. Ben bütün çalışmalarımda Boğaziçi adresini kullanmayı tercih ettim. Aslında geçmişte yurtdışına gitmem için çok sayıda fırsatım da olmuştu ama ben burada kalmak istedim. En fazla atıf alan yayınlarımın bir kısmını Boğaziçi’nden doktora öğrencilerimle yaptım. Bu ödülde onların da çok emeği var, hepsine teşekkür ederim.”
“Gençlere rol model olmaya çalışıyorum”
2015 yılında emekli olduktan sonra Emeritus Profesör unvanını alan Okyay Kaynak, hayatının bu döneminde gençlerle daha çok vakit geçirmek istediğini vurguluyor: “Gençleri çok severim ve onlarla çok iyi arkadaşlık kurarım. Yurtdışında okumuş ama vatanında kalmayı tercih etmiş, vatanında kalsa da hem akademik hem de profesyonel anlamda uluslararası kuruluşlarla ilişkisini kesmemiş biri olarak gençlere rol model olmaya çalışıyorum ve onlara da çok yönlü olmalarını öneriyorum.”
Toplam 3.000’den fazla atıf almış 12 “yüksek atıflı” makalesi olan ve Web of Science verilerine göre yayın başına ortalama atıf sayısı 36 olan Emeritus Prof. Dr. Okyay Kaynak, “Geçtiğimiz gün bir doktora öğrencimden ‘Sizin gibi bir hocam olduğu için çok mutluyum,’ diye bir mail aldım. İşte bunlar insanın bütün uğraşlarına değiyor ve bütün sıkıntılarını silip atıyor,” sözleriyle duygularını paylaşıyor ve ekliyor: “Bir şey yapmaya değerse iyi yapmaya değer.”