Otonom araçların geleceği Boğaziçi'nde tartışıldı

Son yılların önde gelen teknolojileri arasında gösterilen otonom araçlar, Boğaziçi’nde tartışıldı. Sektörden profesyonelleri ağırlayan etkinlikte konuşan uluslararası yönetim danışmanlık firması McKinsey&Company İş Ortağı Andras Kadocsa, otonom araçlarda ‘donanımın önemli olduğunu fakat kuralları yazılımın belirlediğini’ söylerken, uluslararası hukuk firması Bird&Bird Uzman Avukatı Dr. Alexandr Duisberg ise hukuki düzenlemelerin tüm dünyada sürdüğünü, geleneksel sürücü yaklaşımlarının tartışıldığını dile getirdi.  
Önder Öndeş

Boğaziçi Üniversitesi’nde düzenlenen ‘Otonom Araç Teknolojileri: Türkiye ve Global Perspektiften Bakış’ etkinliğinde otonom araç teknolojisi ele alındı. Üniversite bünyesinde faaliyetlerini sürdüren İnovasyon Merkezi ile avukatlık ve hukuk firması BTS&Partners işbirliğinde düzenlenen etkinlikte, alanından uzman isimler bir araya geldi. Boğaziçi Üniversitesi Kurumsal İletişim Ofisi’nin sorularını yanıtlayan İnovasyon Merkezi Direktörü Prof. Dr. Aslı Deniz Helvacıoğlu, Türkiye’de otonom araçların tüm yönleriyle konuşulduğu en kapsamlı buluşmalardan birini yaptıklarını belirterek, “Program, bu teknoloji hakkında birçok soruya yanıt vermek için alanından uzmanları bir araya getiriyor. İnovasyon Merkezi olarak, dünyada ve Türkiye’de merak edilen ve bu teknolojiyi bütün boyutlarıyla ele alan bir etkinlik düzenlediğimiz için mutluyuz” diye konuştu.

‘KURALLARI YAZILIM BELİRLİYOR’

Etkinlikte ilk sunumu yapan McKinsey&Company İş Ortağı Andras Kodosca, otonom araç teknolojisinde ilerleme için farklı ekosistemlere ihtiyaç olduğunu söyledi. Yazılımın kurulları belirlediğini dile getiren Kodosca, “Otonom araç teknolojisinden bahsediyorsak, kimsenin bu işi tek başına yapamayacağını söylemeliyiz. Bu gerçekten farklı ekosistemlerin bir araya gelmesiyle olabilir. Yazılımdan, donanıma, bir otonom aracın üretiminde gereken teknoloji ancak bu ekosistemin düzgün bir şekilde bir arada çalışmasıyla mümkün. Sadece donanıma sahip olmak yeterli değil. Donanım önemli ancak bu teknolojide yazılım kuralları koyuyor” dedi.

‘KAZALAR ALGILARI OLUMSUZ ETKİLEYEBİLİYOR’

McKinsey’nin otonom araçlar hakkında müşterilerin algılarını ölçmek için yaptığı anket çalışmalarına da değinen Kodosca sözlerini şöyle sürdürdü:

 “Şirketimizin son 3 yılda yaptığı bir araştırma insanların otonom araç teknolojilerine yaklaşımıyla ilgili önemli bilgiler veriyor. Sorular arasında ‘hükümetlerin otonom sürüşü yasallaştırması gerektiğini düşünüyor musunuz’ sorusu da yer aldı. 2017’de bu oran yüzde 70’ken, 2018’de 68, 2019’daysa 67 oldu. Bu gerilemede sürücüsüz araçların yaptığı kazaların etkili olduğunu düşünüyoruz. Anketler bize 18-29 yaş arasındaki gençlerin bu teknolojiye daha sıcak baktığını da gösteriyor. Yaş gruplarından ülkelere geldiğimizde, Çin’de ankete katılanların yüzde 42’si eğer ‘servis masrafları daha ucuzsa’ mevcut araçlarını, otonom olanlarla değiştirebileceklerini söylüyorABD ve Avrupa’da oranlar bu denli yüksek değil.”

‘ŞEHİRLERİN FARKLILIKLARI GÖZ ÖNÜNE ALINMALI’

Kodosca ayrıca, şehir yapılarının bu teknolojinin hayata geçmesinde önemli sorunlardan biri olduğunu vurgulayarak, “Birçok farklı şehrin kendine göre bir profili var. Şehirleşme ve dolayısıyla caddeler farklı. Otonom araç teknolojisinin gelişmesi için bu farklılıklarda göz önüne alınması gerekiyor. Örneğin New York ile Mumbai gibi şehirler için geliştirilecek araçlar, bu kentlere hızlıca uyum sağlayabilmeli” ifadelerini kullandı.

‘HUKUKİ DÜZENLEMELER GERİDE’

Uluslararası Hukuk Firması Bird&Bird Uzman Avukatı Dr. Alexander Duisberg ise otonom araçlar konusundaki hukuki düzenlemeler hakkında konuştu. Bunların ilerleyen teknolojiyi yakalamaya çalıştığını belirten Dr. Duisberg, 1968 Viyana Konvansiyonu’nda ele alınacak maddelere dikkat çekerek,” Konvansiyonda ‘sürücü, aracının her zaman kontrolüne sağlayabilmeli’ ifadesi yer alıyor. Bunun gibi sürücünün araçtaki kontrolüne vurgu yapan ve onun hukuki sorumluluklarına işaret eden maddelere, yakın vadede otonom sürüş sistemleriyle ilgili eklemeler yapılması ele alınıyor. Bu düzenlemelerde, sistemin sürücüye yapacağı uyarıların dikkate alınmasıyla ilgili ifadeler var. Almanya gibi birçok ülkede de yerel hukuki düzenlemeler sürüyor” diye konuştu.

‘KARMAŞIK TEKNİK SORUNLAR VAR’

Otonom araç teknolojisinde hukuki düzenlemelerin yanı sıra karmaşık teknik sorunlara da işaret eden Dr. Duisberg, sözlerini şöyle sürdürdü:

Otonom araç teknolojisinde birçok karmaşık teknik sorun söz konusu. Örneğini hepimizin trafikte sıklıkla karşılaştığı bir durumu düşünelim. Önünüzdeki bisikletli, ilerideki kavşaktan sola dönecek ve elini havaya kaldırarak yol istiyor. Bu, yapay zekanın da anlayabileceği görsel bir sinyal. Ancak eliyle işaret yapmayan bir bisikletçi olduğunda ve aracın önüne doğru yöneldiğinde, yapay zekâ işareti algılamadığı için bir kazaya neden olabilir. Yani, ‘işaret gelmedi’ diye kaza mı yapacak. İnsanlar olarak bu bizim için kolay. İşareti almasak da bisikletlinin gideceği yönü tahmin edebiliyoruz. Fakat makinalar böyle kestirimleri yapmakta zorlanabiliyor.”

Etkinlikte düzenlenen panele TOFAŞ CEO’su Cengiz Eroldu, TOFAŞ Baş Hukuk Müşaviri Hakan Bekiroğlu, Koç Holding Baş Hukuk Müşaviri Kenan Yılmaz ve BTS&Partners Yönetici Ortağı Yasin Beceni gibi birçok isim de katıldı. 

 

 

 

*/