Mutlu anneler, sağlıklı çocuklar için Boğaziçi’nden eğitim desteği

İstanbul’da seçilen 4 pilot ilçede 0-3 yaş arası çocuk gelişimi için annelere rehberlik amacıyla oluşturulan İstanbul 95 projesi kapsamında Boğaziçi Üniversitesi tarafından hazırlanan Ev Ziyareti Temelli Aile Rehberliği programı eğitimleri 15 – 19 Nisan 2019 tarihleri arasında gerçekleştirildi. Geçtiğimiz yıl Ocak ayında Beyoğlu, Maltepe, Sarıyer ve Sultanbeyli ilçelerinde başlatılan program toplam 400 dezavantajlı aileyi kapsıyor. İstanbul 95 projesi kapsamında sahada görev alan eğitmenler, Boğaziçi Üniversitesi’nde beş gün boyunca proje ekibindeki uzmanlardan eğitimler alarak bilgilerini pekiştirdiler. Katılımcılar Boğaziçi Üniversitesi adının projeye olan güveni perçinlediğini ve bu sayede annelere erişim ve iletişimde önemli avantaj yaşadıklarını ifade ettiler…
Kenan Özcan

Boğaziçi Üniversitesi ve Bernard van Leer Vakfı işbirliğinde devam etmekte olan projede dezanvantajlı ailelere hamilelikten başlamak üzere, doğum sonrası depresyon, beslenme, 0-3 yaş arasında beyin gelişimi, aile-çocuk ilişkisinin önemi gibi pek çok konuda rehberlik hizmeti veriliyor.

Proje ekibinde Boğaziçi Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nden Prof. Dr. Feyza Çorapçı, Doç. Dr. Serra Müderrisoğlu, Eğitim Bilimleri Bölümü’nden Doç. Dr. Z. Hande Sart, Dr. Bengü Börkan ve Dr. Nihal Yeniad Malkamak, Ekonomi Bölümü’nden Prof. Dr. Fikret Adaman ve Doç. Dr. Burçay Erus, Psikoloji Araştırma ve Uygulama Merkezi’nden araştırmacı Hande Benveniste ve Psikoloji Bölümü doktora öğrencisi Burcu Buğan yer alıyor.

İsmini 3 yaşında sağlıklı bir çocuğun ulaşacağı boy ölçüsü 95’ ten alan İstanbul95 programının içeriği Boğaziçi Üniversitesi’nin yanı sıra Kadir Has Üniversitesi, TESEV ve Columbia Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Kent Laboratuvarı Studio-X İstanbul tarafından oluşturuldu. Program Beyoğlu, Maltepe, Sarıyer ve Sultanbeyli Belediyeleri tarafından yürütülmeye devam ediyor.

İstanbul 95 projesi kapsamında sahada görev alarak aile ziyaretleri yapan katılımcılar, 15-19 Nisan tarihleri arasında Boğaziçi Üniversitesi’nde proje ekibinden akademisyenler ve uzmanlardan eğitimler aldılar. Katılımcılardan deneyimlerini dinledik.

Özlem Altun Aydemir (Sultanbeyli Belediyesi):

Sultanbeyli 95 projesinde ev ziyaretçisi olarak çalışıyorum. Bu ilk iş deneyimim. Boğaziçi Üniversitesi’nin verdiği eğitimler sayesinde projeye başladık.  Bu projede annelere rehber olduk. İhtiyacı olan pek çok annemiz vardı ve çocuk eğitimi hakkında hiçbir şey bilmiyorlardı.  Proje sayesinde birçok şeyi biz de öğrendik, anneler de öğrendi. Çok güzel sonuçlar alıyoruz. Toplam 100 ailemiz var. Elli aileyle ben ilgileniyorum, diğer 50 aileyle başka bir arkadaşımız ilgileniyor. İki haftada bir rutin olarak aileleri ziyaret ediyoruz, onlar da bize çok alıştılar. Ailelerin hayatında da çok büyük değişiklikler olduğunu görüyoruz. Anneler çocukla ilgili farkına varmadıkları birçok şeyi fark ediyorlar ve farkına vardıkça projeye daha sıkı bağlanıyorlar. Projenin ileride de devam etmesini istiyorlar. Proje Sultanbeyli genelinde de büyük yankı yaptı. Diğer anne adayları da bu projeye katılmak istediler ancak bu pilot bir uygulama ve kontenjanımız maalesef sınırlı olduğu için herkesi alamadık.

Fatma Özel (Maltepe Belediyesi):

Maltepe 95 projesinde kreş öğretmeni olarak çalışıyorum. Yaklaşık 80 ailemiz var. Anneler ile hamilelik sürecinden itibaren başladık. Bu projenin başında aileler için güvenilirlik sağlamak çok önemliydi. Boğaziçi Üniversitesi, isim yapmış bir üniversite olması açısından annelerde bir güven oluşturdu. Annelerin kendi özgüvenlerini geliştirdiklerini gözlemliyoruz. Aileler için aslında yaşam koçu gibi yaklaşıyoruz. Annelere önce kendilerinin huzurlu ve mutlu olması gerektiğini söylüyoruz, anneler mutlu olmalı ki kriz anlarında çocuklarla daha sağlıklı bir iletişim kurabilsinler. Biz de bu süreçte Boğaziçi Üniversitesi’nden uzmanlardan gerekli bilgileri alarak anneleri yönlendiriyoruz.

Yasemin Büyüköztürk (Sarıyer Belediyesi):

Sarıyer Belediyesi’nde sınıf öğretmeniyim ve bu projede görevlendirildim. Ben de bir çocuk annesiyim. Projenin başlarında ailelerde güven sorunu vardı. Annelerde de ‘’Benim zaten ikinci veya üçüncü çocuğum. Ben zaten her şeyi biliyorum’’ yaklaşımı vardı. Ben de süreç içerisinde gözlemledim ki, bir anne olarak ben de birçok şeyi yanlış yapıyormuşum. Bunu eğitim sırasında fark ettim. Başlarda projeyi anlatmak, ailelere güven vermek ilk günlerde biraz zor oldu… Bizde misafir ağırlama kültürümüzde biraz stres vardır, misafir gelmeden önce hazırlık yapılır, ortalığın toparlanması dert edilir. Biz, bu konuda anneleri hep rahatlattık. Bizim için özel bir hazırlık yapmamalarını istedik, doğal ortamlarını bozmamalarını istedik. Bu güveni sağlayınca toplam 90’a yakın aileye ulaştık. Proje başladıktan sonra annelerle, bebeklerle aramızda bir bağ oluştu. Hatta bir annemiz şöyle bir yorum yaptı; ‘’Ben aslında pek çok şeyi bilmiyormuşum. Eskiden çocuğu televizyonun karşısına oturtup ev işlerime dönerdim’’. Aslında pek çok anne, gerek ev işlerinde gerek çocuk bakımında yalnız kalıyor ve büyük stres yaşıyor. Bu projede anneler tek başına olmadıklarının farkına vardılar. Kendi ihtiyaçlarının farkında vardılar. Daha rahat ve daha keyifli çocuk büyütmeye başladılar ve bu ailenin birliği açısından da çok olumlu değişimler yarattı.

Boğaziçi Üniversitesi aileler için, bu projede yer almaları açısından çok büyük bir etken oluşturdu. Bizler de burada hocalarımızdan çok iyi bir eğitim aldık. Proje koordinatörü Hande Benveniste hocamız bizi sık sık ziyarete geldi. Bizi çok iyi süpervize ettiler ve bu destek sayesinde çok başarılı bir süreç yaşadık. Bu anlamda Boğaziçi Üniversitesi’nde olmak benim için çok değerli.

Gülşah Korkutan (Beyoğlu Belediyesi):

Beyoğlu 95 projesi tam bir gönül işi. Beyoğlu’nda belediyemizin aileler ve çocuklara yönelik çok fazla hizmetleri var. Erken çocukluk, okul öncesi faaliyetler, semt konaklarımızdaki etkinlikler açısından çok kapsamlı hizmetler veriliyor. Ancak bu proje 18 ay şeklinde devamlılığı olan ilk projemiz oldu. Eğitim ve gelir seviyesi daha düşük olan ailelere ulaşıyoruz. Beyoğlu, sadece Cihangir değil. Dolapdere, Hacıahmet gibi farklı kültürleri içinde barındıran bir semt. Ben de doğma büyüme Galatalıyım. Burada hem daha elit, eğitim seviyesi yüksek bir kesim var, hem de genellikle Doğu’dan göçle gelen ve kısıtlı imkanlarla yaşayanlar var. Hali hazırda 98 ailemiz var. İki haftada bir düzenli olarak onları ziyarete gidiyoruz. Bu projeyi ilk sunduğumuz zaman içlerinde ‘’Biz zaten çocuk sahibiyiz, nasıl büyütmemiz gerektiğini biliyoruz’’ diyenler oldu ve onlar arasından bu projeye katılanlar zaman içerisinde aslında ne çok şeyi bilmediklerini fark ettiklerini söylediler.

Anne ile bebek arasındaki dil gelişimine çok vurgu yaptık, bunu dillendiren çok annemiz var. O güveni, sevgiyi yakaladık. Bize çok fazla güveniyorlar, artık ailelerinden bir birey olduk. Boğaziçi Üniversitesi’nde değerli hocalar ile tanışmak ve onların derslerinde bulunmak bence onur verici. Ben 40 yaşında bir anneyim. Kızım lise sonda, üniversite sınavına hazırlanıyor ve bana ‘’Anne benden önce Boğaziçi Üniversitesi’ne gidiyorsun’’ diyor. Ben de ona ‘’Kızım hiç gidilmeyecek yer değilmiş, insanın hayatında böyle dönüm noktaları olabilirmiş’’  diyorum. Bu da tabii en başta buradaki hocalarımız sayesinde oldu. Onların insanlara çok güzel bir şekilde yaklaşımları, derslerdeki detaylı anlatımları, düzenli olarak her hafta ziyaretimize gelmeleri, bizi her aşamada desteklemeleri çok değerliydi. Onlar olmasa bu proje olmazdı.

Galeri 1 Fotoğraf