Nâzım’ın Hikâyesi dijital ortamda

Boğaziçi Üniversitesi Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Araştırma Merkezi’nin yeni projesi olan “Nâzım’ın Hikâyesi” web sitesi yayına girdi. Şairle ilgili yazılı, görsel ve işitsel belgeler, incelemeler ile bilgilendirme metinleri dijital ortamda tüm okurların erişimine açık…
Murat Germen & Cafer Türkmen Arşivi

Nâzım Hikmet’in anısını yaşatmak, arşivini ve bilgi-belge merkezini oluşturmak, eserlerini ve çok yönlü kimliğini kamusal alana açmak ve şairin Türkiye’de edebiyata, sanat ve kültür politikalarına yaptığı katkıları çok boyutlu bir biçimde değerlendirmek amacıyla 2013 yılında kurulan Boğaziçi Üniversitesi  Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Araştırma Merkezi'nin yeni projesi olan www.naziminhikayesi.com  16 Nisan’da yayına başladı.

Projenin kurgusu ve metinleri Murat Gülsoy ve Zeynep Uysal imzasını taşıyor. Tasarım ve uygulaması Buket Okucu Özbay tarafından gerçekleştirilen projenin ses tasarımı Göksenin Göksel’e; video ve kurgu ise Şura Aydın, Hilal Işık, Sarp Şenesen ve Kaan Ünal’ın yer aldığı ekibe ait.

Web sitesinde Nâzım Hikmet’in yaşam öyküsünden en kritik kesitler, önemli bilgi ve belgeler ışığında yeniden gün yüzüne çıkıyor. Ayrıca Nâzım’ın yaşam öyküsünden kimi önemli dönemlere eşlik eden bilgilendirici videolarda ise Zafer Toprak, Olcay Akyıldız, Saime Göksu, Edward Timms, Veysel Öztürk, Erkan Irmak’ın aralarında bulunduğu uzmanlar yer alıyor.

Altı ana başlık çerçevesinde kurgulanan  “Nâzım’ın Hikâyesi” ‘’İlkler’’ başlığıyla açılıyor. Nâzım Hikmet’in çocukluğu, gençlik yılları ve ilk şiirlerinin yer aldığı bu bölüm 1902-1920 dönemlerini kapsıyor. Şairin ilk fotoğrafları, nüfus kayıtları gibi şahsi dokümanların yer aldığı bu bölüm bilgi ve belgeleriyle ayrıntılı bir aile öyküsünü içeriyor.

‘’Serbest Nâzım’’ başlıklı bölümde ise İstanbul’un işgal yılları, hece ölçüsüyle yazdığı basılan ilk şiirleri, Mustafa Kemal’in Samsun’a çıkışıyla başlayan Kuvayı Milliye hareketi ve Kurtuluş Savaşı, Nâzım Hikmet'in 19 yaşında Milli Mücadele’ye katılmak için Anadolu’ya geçişi ve o dönem yaşadığı büyük zihinsel kırılma, Büyük Millet Meclisi’nde Mustafa Kemal ile karşılaşmaları, öğretmen olarak Bolu’ya tayin oluşu, daha sonra komünizme yelken açış ve Moskova’ya gidişi, ilk evliliği gibi hayatından önemli dönemleri bilgi, belge ve videolar eşliğinde aktarılıyor.

Nâzım Hikmet’in Sovyetler Birliği’nde geçirdiği yıllar ve etkisinde kaldığı konstrüktivizm akımının örneklerini verdiği ilk dönem ise ‘’Putları Yıkıyoruz’’ başlıklı bölümde ele alınıyor. Bu dönem Resimli Ay dergisinde çalışan Nâzım Hikmet, kendi adını kullanmadan yazılar yazıyor, kemikleşmiş edebiyat kanonuna başkaldırının bir ifadesi olan “Putları Yıkıyoruz” kampanyasını başlatıyor.

Yine bu dönem, 1929 ile 1931 yılları arasında peş peşe yayımladığı şiir kitaplarıyla üne kavuşması, Piraye ile olan tutkulu ilişkisi, Komünist Parti’den ihraç edilmesi, 30’lu yılların başında edebiyat ve dergiciliğin yanı sıra sahne sanatları alanındaki üretimleri, Muhsin Ertuğrul’la olan dostluğu,1933’te gizli örgüt kurmak ve duvarlara bildiriler yapıştırarak komünizm propagandası yapmak suçlamasıyla  ilk tutuklanışı, yaşarken Türkiye’de yayımlanan son ve aynı zamanda ustalık döneminin ilk kitabı Simavne Kadısı Oğlu Şeyh Bedrettin Destanı’nı yayımlaması (1936) gibi hayatından önemli kesitler ele alınıyor.

‘’Nâzım Hikmet’in Hapishane Yılları’’ başlıklı bölüm ise ünlü ozanın Ankara ve Çankırı’dan sonra en uzun süre kaldığı Bursa Cezaevi yıllarıyla başlıyor. Hapishane yıllarında Orhan Kemal, İbrahim Balaban ve Kemal Tahir ile olan dostlukları yine bu bölümün önemli başlıkları arasında… Şairin adeta bir hayat projesi olarak tasarladığı Memleketimden İnsan Manzaraları’nın yazılış süreci ve bu eserin içine yerleştirdiği Kuvâyi Milliye Destanı’nda yaptığı değişiklikler ise akademisyen Erkan Irmak’ın yer aldığı video ile aktarılıyor.

Nâzım Hikmet’in 1950’de başladığı açlık grevi ise dünyada ve Türkiye’de uyandırdığı yankılarla,  belgelerle ve dönemin gazete kupürleriyle projede yerini alıyor. Zafer Toprak bu bölümdeki videoda şairin başlattığı açlık grevinin Türkiye’nin entelektüel tarihindeki önemini gündeme getiriyor.

‘’Dünya Şairi’’ başlıklı bölümde ise Nâzım Hikmet’in hapisten çıktıktan sonra yaşadığı sıkı gözetim ortamı, 1950’de aldığı Dünya Barış Konseyi Uluslararası Barış Ödülü, 1951’de artan baskılar nedeniyle yurtdışına kaçış öyküsü, vatandaşlıktan çıkarılması ve hayatının son 10 yılında Dünya Barış Konseyi’nin etkinliklerine katılmak için dünyanın çeşitli kentlerine yaptığı geziler ve bu dönem üstlendiği misyon belgeleriyle anlatılıyor.

Eserleri Türkiye’de ölümünden iki yıl sonra, ancak 1965 yılında yayımlanmaya başlanan büyük şairin kitaplarının yeniden yayınlanma süreci, uzun bir mücadele sonrasında nihayet 2009 yılında Bakanlar Kurulu kararıyla vatandaşlığının iade edilmesi gibi gelişmeler ise ‘’Nâzım Türkiye’de’’ başlığı altında okurlara sunuluyor.