Boğaziçi Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği 1996 yılı mezunu Pınar Kaçar: “Boğaziçi duygusal zekânız için harika imkânlar sunuyor”

Boğaziçi Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği 1996 yılı mezunu Avon Distribitör Pazarlar Genel Müdürü Pınar Kaçar iş hayatında duygusal zekânın ayırt edici olduğunu dile getiriyor. Kaçar, Boğaziçi Üniversitesi’nin öğrencilerin duygusal zekâlarını daha fazla keşfetmeleri için büyük fırsatlar sunduğu da ifade ediyor.
Osman Yalçın

“Mezun Söyleşileri”nin bu bölümünde Pınar Kaçar ile Boğaziçi Üniversitesi’ndeki yılları ve genç Boğaziçililere tavsiyelerini konuştuk.       

“AMELİYATTA BAYILDIM” 
Boğaziçi Üniversitesi ile yolunuz nasıl kesişti?

Lise son sınıfta doktorluk ile mühendislik arasında kararsız kaldım. Babam cerrahtı, onun sayesinde ameliyata girdim ve bayıldım. Çok başarılı bir öğrenciydim, Eskişehir Anadolu Lisesi mezunuyum. Üniversiteyi de dereceyle kazandım. Boğaziçi’ne gireceğim kesindi ama hangi bölüme gireceğim belli değildi. Sınavda ikinci tercihim olan Bilgisayar Mühendisliği Bölümü’nü kazandım. İyi ki de girmişim Boğaziçi’ne, inanılmaz güzel beş sene geçirdim. Gerçekten hala üniversiteye geldiğimde o dönemler aklıma geliyor, içim pır pır ediyor ve okulun ne kadar değerli olduğunu tekrar hatırlıyorum.

“GENEL MÜDÜR OLMA DÜŞÜNCESİYLE STAJA BAŞLADIM”
Boğaziçi Üniversitesi’nin iş hayatınızda nasıl bir yeri var?

İkinci sınıfın ikinci döneminde çalışmaya başladım. O dönemde bilgisayar mühendisliği okuduğum için IBM’in bir iş ortağında işe girdim. Bilgisayarla ilgili hiçbir şey bilmiyordum. Çünkü ilk iki sene fen, matematik, kimya, biyoloji okuyorsunuz. Fakat ben genel müdür edasıyla şirkette geziniyorum. Genel müdürümüz bir faksı Anadolu’daki tüm IBM’in iş ortaklarına göndermemi istemişti. Hemen genel müdürün odasına gittim, kapıyı çaldım. O da bir Boğaziçi mezunuydu. “Danış Bey” dedim “Ben buraya faks çekmek için gelmedim”. “Ne olmak istiyorsun?” dedi. “Genel müdür olacağım” dedim. “Tabii” dedi, “Sekreterin olacak değil mi?”. “Evet” dedim. “Sen sekreterinden herhangi bir şeyi ne kadar süreceğini bilmeden nasıl isteyeceksin?” dedi. Bana çok mantıklı gelmişti, yani o fikri bana sattı. Ben de yıllar boyunca o fikrin etkisiyle faks çekmeyi sürdürdüm. Çalıştığım bütün dönem boyunca hem ekibimden hem de üstlerimden herhangi bir şeyi talep ederken, neyi nasıl yapıldığını daha öncesinde deneyimlediğim ve bildiğim için bu söz hayattaki mottom olmuştur. Karşı tarafın size vermiş olduğu çıktının doğru olduğunu anlayabilmek için neyin nasıl yapılacağını biliyor olmanız lazım.

“İŞ HAYATINDA DUYGUSAL ZEKÂ DİKKATE ALINIYOR”
Boğaziçi mezunu olmanın iş hayatınıza katkılarını üç başlıkta özetler misiniz?

Birincisi verilen eğitimle beraber aynı zamanda kültürel faaliyetlerin, üniversitedeki öğrencilere çok değer kattığını düşünüyorum. İş dünyasında IQ ve EQ’ya (duygusal zekâ) baktığınızda herkesin belli bir IQ seviyesinde olduğu zaten biliniyor. Ama EQ dediğimiz kısım aslında bir işverenin aradığı profildeki özellikler olarak tanımlanabilir. Bir takım oyuncusu mu, iyi bir iletişim yetkinliği var mı, karşı tarafı nasıl algılıyor? Süper bir karneniz olabilir ama bu özelliklerden yoksunsanız maalesef iş hayatında başarılı olma şansınız pek olmuyor. Boğaziçi’ne IQ seviyesi yüksek öğrenciler zaten geliyor. Boğaziçi Üniversitesi bununla beraber öğrencilere duygusal zekâlarını daha da keşfetmeleri için harika imkânlar sunuyor. Diğer taraftan Türkiye’nin en üst seviyesindeki başarılı öğrenciler buraya geldikleri için rekabet halinde oluyorlar. Dolayısıyla aslında üniversite, iş dünyasındaki rekabet platformuna da otomatik olarak hazırlamış oluyor. Üçüncüsü de Boğaziçi yurtdışında da kabul gören bir üniversite. Bu da öğrencilerimize yurt dışında da kapıların kolay açılmasını sağlıyor.

Boğaziçi’nde öğrenciyken mutlaka ne yapmalı?
Muhakkak çalışın ve bir kulüpte aktif olarak görev yapın. Çünkü hayat sadece matematik, fizik, kimya, biyolojiden oluşmuyor. İnsan ilişkilerini geliştirebilecek her türlü olanak üniversite tarafından sizlere sunuluyor, bunları aktif bir şekildde kullanın. Zaman çok hızlı geçiyor. Güney Kampüs’te gitar çaldım, partilerde DJ’lik yaptım, Boğaziçi Radyosu’nda da aktif olarak görev de aldım ama aynı zamanda çalışarak üniversiteyi dört senede bitirdim. İsterseniz tüm bunları aynı anda yapabiliyorsunuz.

Boğaziçililer için ne diliyorsunuz? 
Onlar çok güzel insanlar, kendileri gibi çok güzel bir nesli yetiştirmekle de yükümlüler. Bu yüzden üniversitemizde öğrendikleri güzellikleri bir sonraki nesillere aktarmalarını rica ediyorum.