Boğaziçi Üniversitesi Ekonomi Bölümü 2002 mezunu Eda Güzeldemir: “Stajlar hata yapabileceğiniz harika bir laboratuvar”

Boğaziçi Üniversitesi Ekonomi Bölümü 2002 yılı mezunu Eda Güzeldemir, iş hayatındaki 20 yıllık deneyimini anlattı. Eczacıbaşı ve Nokia’nın ardından Nisan 2023’ten beri Shell’de Global İnsan Kaynakları Direktörü olarak çalışma hayatına devam eden Güzeldemir, mezuniyet sonrası yapılan stajların öğrencilerin kendilerini tanımaları için iyi bir laboratuvar olduğunu söylüyor. Bu dönemde hata yapmanın daha kabul edilebilir olduğunu ifade eden Güzeldemir, “Stajlar hata yapabileceğiniz harika bir laboratuvar. İlerleyen yıllarda hatalarınıza bu kadar tolerans gösterilmeyecek. Bu nedenle mezuniyet sonrası ilk stajlara kendinizi anlamak için yaklaşmanızda fayda var” diyor.
Osman Yalçın

"Mezun Söyleşileri" kapsamında Eda Güzeldemir ile kariyeri ve Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerine yönelik iş hayatı tavsiyelerini konuştuk.

“İLK GÜN ÂŞIK OLDUM”
-Nasıl Boğaziçili oldunuz?

 
Ankaralıyım. En büyük hayalim aslında Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) İşletme Bölümü’ne girmekti. Ancak tercih yaptığımız o yazı hatırlıyorum, annemin de yönlendirmesiyle Boğaziçi Üniversitesi’ne yerleştim. Okula ilk geldiğimde Mühendislik Fakültesi’nin basamaklarından indiğimi hatırlıyorum, o gün gerçekten âşık oldum bu üniversiteye. İyi ki annemi dinlemiş, Ankara’dan İstanbul’a gelmişim. Ne diyeyim? Çok büyülenmiştim ve bunu Boğaziçi’ne geldiğimde yeniden hissediyorum.
 
-Boğaziçi Üniversitesi mezunu olmak size ne kattı?

Benim ben olmamı sadece Boğaziçi'ndeki öğretim sağlamadı. Buradaki eğitim, görgü ve yaşama bakış açısı çok farklı. Hocalarımız çok teknik bilgi anlatmak istemiyorlardı ama düşünmeyi, öğrenmeyi, sorgulamayı bize kazandırmaya çalışıyorlardı. Hocalarımızı sorgulayabiliyorduk. Yani niye bunu böyle yapıyorsunuz? Neden bu şekilde konuşmak zorundayız? Hatta bir hocama, kötü geçen sınavın ardından bize nasıl bu kadar zor soru sorabilirsiniz, bu haksızlık değil mi diye e-posta yoluyla sormuştum. O da güzel bir üslupla bana neyi, nasıl yapmam gerektiğini, nasıl yaparsam daha iyi olabileceğini yazmıştı. Bu başka bir yerde mümkün değil. Diğer yandan Boğaziçi’nde sınırsızlığı öğreniyorsunuz. Yaratıcılığın sınırı, bilginin sınırı yok, merakın sınırı yok. Geçmişi de burada görüyorsunuz aslında ve Boğaziçi Üniversitesi geçmişten geleceğe bir köprü kuruyor.
 
-Boğaziçi Üniversitesi mezunu olmak kariyerinize ne gibi katkılar sağladı?

Çok şey var ama özetle üç katkıdan bahsedebilirim. Birincisi sorgulamak, her şeyi sorguluyorum. İkincisi merak diyebilirim. Bu niye böyle? Bunu nasıl böyle yapacağız? Bu ikisi bence iş hayatında sizi ileri götürüyor. Üçüncüsü de biraz hırs sanırım. Çünkü buraya gelen bütün arkadaşlarımız da daha iyisi olmak için çalışıyor. Bu, iş hayatında de benim çok işime yaradı.

“KARİYERİN İLK YILLARINDA SIKI ÇALIŞIN”
-Kariyerinin başındaki genç Boğaziçililere ne önerirsiniz?

 
Öncelikle kariyerin ilk yıllarında çok çalışmak gerekiyor. Enerjiniz çok yüksek oluyor. O sırada ne öğrenir, neyi merak eder, neyi çantanıza atarsanız ileride çok büyük faydasını görüyorsunuz. Çünkü ilerleyen senelerde baştaki o enerjiniz kalmıyor, üstelik o kadar alanınız da olmuyor. İster istemez bir noktada uzmanlaşmaya başlıyorsunuz. Ama ilk zamanlar uzman olmak zorunda değilsiniz. Her şeyi deneyebilirsiniz. İş hayatındaki ilk yıllarımı hatırlıyorum. Her şeye burnumu sokardım. O niye öyle? Bunu nasıl yapabiliriz? Normalde insan kaynaklarının girmeyeceği alanlara girip işleri anlamaya çalışırdım. Bunları bir şekilde yapmış olmam sonraki yıllarda çok büyük avantaj sağladı. O yüzden her zaman söylediğim şey, kariyerinizin ilk zamanlarında çalışmaktan çekinmeyin. Hatta mümkün olduğu kadar çok çalışın. Farklı alanlara bir şekilde girmeye çalışın. İleride bunları birleştirebileceğiniz, bundan fayda sağlayabileceğiniz zaman gelecek. Dinlenecek vaktiniz de olacak. 
 
-Stajlara nasıl yaklaşılmalı?
 
Mezun olmadan önce staj çok kritik. Boğaziçi Üniversitesi’nde öğrencilerimiz inanılmaz hevesli ve farklı farklı programlara katılıyorlar. Bunlara iki boyutlu bakıyorum. Hem şirketlerde staj yapmak hem de üniversitedeki organizasyon ve kulüplerdeki farklı aktivitelerde rol almak. Bu sayede farklı kaslar gelişiyor. Mezuniyet sonrası stajlarınsa en büyük avantajı neyi isteyip istemediğinizi görüyorsunuz. Global ya da yerel şirket fark etmeksizin ne iş yapmaya karar verecekseniz deneme alanınız bu stajlar olacak. Burada en büyük avantajınızsa hata yapma lüksüne sahipsiniz. Stajlar hata yapabileceğiniz harika bir laboratuvar. İlerleyen yıllarda hatalarınıza bu kadar tolerans gösterilmeyecek. Bu nedenle mezuniyet sonrası ilk stajlara kendinizi anlamak için yaklaşmanızda fayda var.
 
-Yerel ve uluslararası şirketlerde tecrübe kazanmış biri olarak bu iki deneyimi kıyasladığınızda ne söylemek isterseniz?
 
İş hayatına Eczacıbaşı’nda başladım ve orası çok iyi bir okul. Eczacıbaşı’nda mutsuz muydum? Hayır, çok güzel şeyler öğreniyordum. Çok iyi bir müdürüm vardı, çok iyi ekip arkadaşlarım vardı, kültürü çok güzeldi.  Yabancı dilde iletişim kurmayı seven biri olarak global şirketlere daha fazla İngilizce konuşmak için geçtim. Global ve yerel şirketlerde stajlarla kariyerinize başlamayı tercih edebilirsiniz. Ancak burada şirketten şirkete değişmekle beraber gözlemlerinden yola çıkarak bazı farklılıklar olduğunu söyleyebilirim. Global şirketler Türkiye'de çok fazla üretim yapmaz. Merkez ofislerinde üretir ve genellikle Türkiye'de bunun uygulamasını gerçekleştirirler. Eğer üretmek ve yeni yaklaşımlar geliştirmek istiyorsanız global şirketlerin Türkiye ofislerinde bunu yapmanız güç. Çünkü zaten gelen programı burada uygulamak gibi bir misyonunuz bulunuyor. Yani ben her şeyi sıfırdan yapacağım, her şey benim kontrolümde olsun istiyorsanız Türkiye’deki global şirketler size pek uygun olmayabilir. Diğer yandan amacınız yurt dışına açılmaksa Türkiye yerine o firmaların yurt dışı ayaklarında başlamak faydalı olabilir. Yerel şirketlerde ise genellikle bunun tersi olarak size daha fazla alan ve geliştirmeye açık alan sunulabilir. Bunları düşünerek hareket etmenizde fayda var.