“Çocukların hayal gücünü geliştirmek istiyoruz”

Boğaziçi Üniversitesi Sosyoloji Bölümü 2015 mezunu Berin Yıldırım, çocukluk arkadaşı Simay Salı’yla beraber yaklaşık iki yıl önce Yarına Umut Ol isimli sosyal sorumluluk projesini başlattı. Proje kapsamında birçok köye gidip hem okulun eksiklerini tamamlayan hem de çocuklara mentorluk yapan bu iki genç kadın, bu günlerde destek bekliyorlar. Yarına Umut Ol projesinin detaylarını Berin Yıldırım’dan sizler için dinledik.

Boğaziçi Üniversitesi’nde sosyal sorumluluk projelerine ilgili miydin? Bu tutku tam olarak ne zaman başladı? Boğaziçi bu alanda sana neler kattı?

Yarına Umut Ol’u beraber kurduğumuz arkadaşım Simay’la küçüklükten beri arkadaşız. Hayalimiz beraber bir okul kurmaktı, resmini bile çizerdik. Okul kurmak şu an uzak bir hayal, o yüzden biz de büyüdükçe sosyal sorumluluk projelerine girişelim dedik. Boğaziçi’nde BÜSOS’ta arkadaşlarım vardı, yardım için hep bir yerlere gidiyorlardı. Projelerini takip ediyordum ama katılmak için bir türlü fırsatım olmuyordu. Biz de Simay’la vakıflara gidiyorduk, çocuklara destek olabileceğimiz dersler var mı diye kendimiz araştırıyorduk. Maalesef onların yeri de çok uzak oluyordu ve tam olarak eğilmek istediğimiz konular üstüne olmuyordu. O yüzden daha yaratıcı olup kendi projelerimizi yaratabileceğimiz bir şey yapmak istedik.  Ama bir motivasyona ihtiyacımız vardı. Ben değişim programıyla Amerika’ya gittiğimde sosyal girişimcilik dersi almıştım. Orada gruplar oluşturup dünya sorunlarına çözüm üretmeye çalıştığımız projeler oluyordu. Profesör benimle çok ilgilendi. Farklı fikirler sunuyordum, değişim öğrencisi olmamın da etkisi vardı. Aldığım bu ders sayesinde hevesim arttı. Simay da tam o sırada Boston’daki bir programda bu konuyla ilgili seminerlere girmişti. Amerika’dan dönünce gittiği yerden bir yarışma geldi. Kazanana ülkelerindeki sorunlardan biriyle ilgili proje oluşturmaları için hibe sağlayacaklardı. Bizim de aklımıza direk eğitim geldi. Hatta aynı anda “E çocuklar?” demiştik. Proje için araştırmaya başlarken kardeş köy okullarının sitesine baktık. Sitede Diyarbakır’dan bir öğretmen çocukların spor yapmasını istediğini fakat koşulları olmadığını söylüyordu.  Biz de Simay’la zamanında profesyonel olarak basketbol oynamıştık. Okula bir saha kurmaya ve köyler arası turnuva yapmaya karar verdik. Bizi diğer projelerden ayıran şey çocuklarla vakit geçirip bağ kurumak, mentorluk sağlamak oldu. Bu proje bizi çok mutlu etti. Devam etmek istedik ve TÜBİTAK’a hibe için başvurup Muş’ta bilim şenliği yaptık. Önceden malzeme yolladık, sonra yanlarına gidip bu icatları yorumladık.


Projelerinizi hayata geçirirken sizi en çok zorlayan ne oldu?

Bir yere gönderim yapınca onu takip etmek zor oluyordu, ekip kurunca biraz daha rahatladık. Artık iç denetimimizi yapan bir arkadaş var. Ayrıca insanlarla anlaşabilmek de bazen zor olabiliyor, bir de bu yıl hibe bulmakta sıkıntı yaşıyoruz. Diyarbakır projesini Simay’ın gittiği programla gerçekleştirmiştik, Muş için de TÜBİTAK’a başvurmuştuk. Ama bu sene sorun yaşıyoruz çünkü yine bahsettiğim programa başvurmamıza rağmen olumlu geri dönüş alamadık. Bu programı her yıl başkası yönetiyormuş ve 2016 yönetimi de Türk’müş. Başka ülkelere bakmayı tercih ettiler. Dolayısıyla an itibariyle planladığımız Trabzon projemize sponsorumuz yok.


Kampanyalarınız hızla büyüyor, bir ekip bile kurmuşsunuz. Daha büyük çaplı bir organizasyona dönüşmeyi planlıyor musunuz?

Derneğe dönüşmeyi çok istiyoruz hatta araştırdık ama zor bir süreç. İstemeden gereken adımları tamamlıyoruz aslında. Mesela iki kişiyken yönetim kurulu olması bize çok uzak gelirdi, artık bir ekibimiz var o sorun olmayacak. Bir de kırk metrekare civarında bir alanın depo, ofis olması ve orada sürekli birinin bulunması gerekiyor. Bu önkoşul bize çok uygun değil. Hepimiz kariyerinin çok başında insanlarız, işimizi bırakamıyoruz ama bir yandan da yardım etmek istiyoruz. Dolayısıyla dernekleşmemize biraz daha vakit var.


Projeleri hibelendiren kurumlara nasıl ulaşıyorsunuz? Nasıl bir yol izliyorsunuz?

Zaman zaman şirketlerin kurumsal iletişim müdürleriyle Linkedin üzerinden iletişime geçmeye çalışıyorum. Ya da şirket mail veya numaralarını bulup ulaşıyorum.Bir de, çok enteresan, insanlar bize yazıyor. Mesela büyük bir havayolu firması bize ulaştı, yardım etmek istediklerini söylediler. Görüşmelerimiz devam ediyor, umarım olur. Buna ek olarak görüştüğümüz birkaç firma daha var online portallar gibi... Bütün sponsorluk tekliflerine açığız, desteğe ihtiyacımız var.


Karadeniz’deki yeni projeler ne zaman başlayacak? Kapsam nedir?

Samsun 30 Nisan’da, Trabzon da Mayıs ortası gibi gerçekleşecek. Samsun’daki okulun ekonomik durumu ve koşulları çok kötü değil, fakat çocukların özgüveni olmadığını söyledi konuştuğumuz öğretmen. Biz de onların bildiği, bizim bilmediğimiz bir şeyi bize öğretmelerini isteyeceğiz. Böylece özgüvenlerinin geleceğini düşündük. Bir de okulun duvarları kötü durumdaymış, bize ulaşan bir duvar sanatçısı duvarları boyamamıza yardımcı olacak. Hep beraber duvarları boyadıktan sonra meslek tanıtımı da yapıp çocuklara fikir vereceğiz. Trabzon’da ise durum biraz daha farklı. Zor ulaşım koşulları sebebiyle çocuklar hayatlarında hiç sinemaya gidememişler, dolayısıyla projemiz oraya bir açık hava sineması kurmak. Gelişimlerine yardımcı olabilecek belgesel, animasyon gibi filmler gösterebiliriz diye düşündük. Sinema atmosferi için patlamış mısır da götürmeyi planlıyoruz. Bu fikirle beraber Trabzon’a fotoğrafçı götürüp çocuklara fotoğrafçılık eğitimi verme fikri ortaya çıktı. Sonrasında okula bir kamera bırakmayı ve çekilen fotoğraflardan İstanbul’da bir sergi açmayı planlıyoruz. Ama bu proje için hibe gerekiyor. Aslında çok büyük paralarla değil. Şu ana kadar bütün projelerimizi 5000 lira ile gerçekleştirdik. Trabzon projesi için 3 bin lira yeterli. Benim aklıma sinema perdesi deyince Boğaziçi’nde yaz akşamları yapılan film gösterimleri geldi, perdeyi nasıl temin ettiklerini Sinema Kulübü’ne sordum. Normal büyük bir perde almışlar, tahtaya çakmışlar, arkasına da siyah perdeyi çakmışlar. En kötü Trabzon’da da öyle yapacağız. Belki sinema klübü bize bu konuda yardımcı olabilir. Ortamı puflarla ve süslerle güzel bir hale getireceğiz umarım.


Destek olmak isteyenler ne yapmalılar?

Destek olmak isteyenler bize sosyal medya hesaplarımızdan veya web sitemizden mesaj atabilirler. Hızlıca cevap veriyoruz ve iletişime geçiyoruz


Proje yapılacak okulları nasıl belirliyorsunuz?

Bazen okullar yazıyor, bazen de biz kardeş köy okulları sitesinden veya MEB’in sitesinden bakıyoruz. Hizmet Bölgeleri diye bir başlık oluyor. Puanı yüksek olan genellikle kötü durumda oluyor. Öğretmenlerle iletişime geçiyoruz ve gerçekten ihtiyaç sahibi olup olmadıklarını öğrenci sayısını, derslik sayısını, kütüphanesi ve laboratuvarı olup olmadığını sorarak belirliyoruz. Okullardan fotoğraf da atmalarını istiyoruz. Bu şekilde yardım edeceğimiz okuldan emin oluyoruz.


Projeler gerçekleştirildikten sonra etkilerinin sürdürülebilirliği nasıl takip ediliyor?

Okula numaramızı bırakıyoruz. Öğrencilerle iletişim halindeyiz. Mesela Muş’tan yaptıkları projeleri, başarılarını anlatmak için hala arıyorlar. Tekrar gelin diyorlar. Çocukların gelişimiyle ilgili öğretmenlerle de konuşuyoruz Başarılı ve potansiyeli olan öğrencileri takip edip, ileride de bir mentor gibi onlara yardımcı olmak istiyoruz. Daha liseye geçen öğrencimiz yok, ama önümüzdeki 5 sene içinde elinden tutabileceğimiz çocuklar olacak. Sosyal sorumluluk projelerinin sürdürülebilirliği önemli bir konu. Bunun için aynı zamanda malzeme gönderiminin devam etmesi için yeni bir proje düşündük, afişlerini bastırdık, baskı için sponsor bulduk. Afişleri kendimiz düşündük yetenekli bir arkadaşımızda tasarıma çevirdi. Projenin adı 80 Günde Devri Kitap. Belediyelerle anlaşıp, İstanbul’daki okullara bu afişleri dağıtıp 80 Günde Devri Kitap’ı başlatmayı planlıyoruz. Çocukların her ay bir kitap okumalarını, okudukları kitabı da kitap kumbarasına atmalarını destekleyen bir proje. Projede 70.nci günde bir öğrenci iki kitap atmış oluyor ve o kitaplar 70’den 80. güne kadar köy okullarındaki arkadaşlarına ulaştırılıyor. İstanbul’daki çocukların okuma alışkanlığı kazanmaları için de yararlı bir proje olacak. Bize ilk ulaşasan Güngören Belediyesi oldu. Görüşmelerimiz sürüyor.Kadiköy, Beşiktaş, Üsküdar belediyeleri ile kısa zamanda irtibata geçeceğiz.


Gündeminiz çok hareketli ve dolu gözüküyor. Planladığınız başka projeler de var mı?

Üniversite öğrencilerinin eğitim atölyeleri düzenlememize yardımcı olabilmeleri için üniversite elçilikleri kurmak istiyoruz. İlgi alanları ve hobileriyle ilgili atölyelerimize katkıda bulunabileceklerini düşünüyoruz. Ayrıca yavaş yavaş Umut Elçilikleri’ni de kuruyoruz. Umut Elçisi gittiğimiz şehirlerde bize kargo takibi, yerel basınla iletişim ve daha birçok konuda yardımcı oluyor. Şu an Muş, Şanlıurfa, Adapazarı ve Ankara’da Umut Elçiliklerimiz bulunuyor. Aynı zamanda kargo şirketleriyle sponsorluk için anlaşma sürecindeyiz. Çok heyecanlı olduğumuz başka bir konu ise yakında bir mobil uygulamamızın hazırlanacak olması. Daha sistematik çalışmamızı sağlayacağını düşünüyorum; başlatılan kampanyada ihiyaç duyulan malzemenin karşılanışını adım adım takip edebileceğiz ve ihtiyaç tamamlanınca telefonlara bildirim gidecek. Yardım etmek isteyen insanları da doğru köy okuluna yönlendirmemiz açısından önemli buluyorum bu konuyu.


En çok ne tür projeler için talep oluyor?

En çok kırtasiye malzemesi isteniyor. Bizi çağırıp eğitim atölyeleri düzenlemek isteyenler oluyor. Yaratıcı yazarlık, kitap okuma saati, spor, sanat her şeyi yapmak istiyoruz aslında. Alanında ismini duyurmuş sporcular, sanatçılar ile de iş birliği yaparak çocukların hayal gücünü geliştirmek istiyoruz. Mesela basketbol milli takım oyuncuları veya dizi oyuncuları da yazabiliyor. Umarım ortak projelerimiz olacak.


Çevrenizden nasıl tepkiler alıyorsunuz?

İlk başta sadece gönderim yaptığımızı düşünenler oluyor, pek şaşırmıyorlar ama projenin detaylarını anlatınca çok ilgi gösteriyorlar. Eğitim atölyesi düzenleyip köy çocuklarının ufkunu açma kısmı insanları çok etkiliyor. İş hayatımızla beraber bunu yürüttüğümüzü de görünce genelde inanmıyorlar. Örneğin bir arkadaşım projelere bizimle gelmek istedi, kiminle iletişime geçmem gerekiyor, kime bağlı çalışıyorsunuz diye sordu. Bence bu güzel bir tepki. “Sadece 2 kız kalkıp Muş’a mı gittiniz siz şimdi yardım etmek için?” gibi tepkiler de alıyoruz. Herkes elinden geldiğince yardımcı olmak istiyor. Biz de herkese ulaşmaya çalışıyoruz, tüm köy çocuklarına karşı bir sorumluluk hissi geldi. Bir gün içinde Yarına Umut Ol’la ilgili bir şey yapmadıysam huzursuz oluyorum.

Söyleşi: Süveyda Ece Çil / Kurumsal İletişim Ofisi

Projenin sosyal medya adresleri:

http://yarinaumutol.com/

https://www.facebook.com/yarinaumutol

https://twitter.com/yarinaumutol

https://www.instagram.com/yarinaumutol/