AX-3 ekibi Boğaziçililerle buluştu

Türkiye'nin ilk astronotu Alper Gezeravcı ile birlikte Axiom-3 misyonunda yer alan Michael López-Alegría, Walter Villadei, Marcus Wandt Boğaziçililerle buluştu. Boğaziçi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Naci İnci’nin karşıladığı ekip, misyondaki deneyim ve hislerini paylaştı.
Osman Yalçın

Boğaziçi Üniversitesi, Türkiye’nin ilk astronotu Alper Gezeravcı ile Axiom-3 misyonunda yer alan Michael Lopez-Alegría, Walter Villadei, Marcus Wandt’i Güney Kampüs’te yer alan Albert Long Binası’nda ağırladı. 

"ASTRONOTLARIMIZIN BAŞARILARI SİZLERE İLHAM KAYNAĞI OLMALI”

Programda konuşan Boğaziçi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Naci İnci de Alper Gezeravcı ve ekip arkadaşlarının Boğaziçi Üniversitesi’ndeki öğrenciler için çok büyük ilham kaynağı olduğunu vurguladı. Geleceğin bilim insanı, mühendis ve liderlerini yetiştirmeye kararlı olduklarını ifade eden Rektör Prof. Dr. İnci şunları söyledi:

“Sizleri Boğaziçi Üniversitesi'nde ağırlamaktan büyük bir mutluluk ve onur duyuyorum. Bugün burada, insanlığın sınırlarını zorlayan ve geleceğe ışık tutan cesur astronotlarımızla tanışmak ve onlarla birlikte bu eşsiz başarıyı kutlamak üzere toplandık. Öncelikle uzay yolculuğundan başarıyla dönen değerli astronotlarımızı tebrik etmek istiyorum. Sizler sadece teknolojik sınırları aşmakla kalmadınız, aynı zamanda insanlık için yeni ufuklar açtınız. Uzaya yaptığınız bu yolculuk, bizlere evrenin derinliklerini keşfetme arzusunun ne kadar güçlü ve vazgeçilmez olduğunu bir kez daha gösterdi. Bu başarı, bilim ve teknoloji birleştiğinde neler başarabileceğinin en güzel kanıtı. Çocukken birçoğumuzun oyunlarında yer alan Uzay Yolu dizisindeki Kaptan Kirk ve arkadaşlarının yolculukları hepimizin rüyasıydı. Bugün bilimkurgu dizilerinin içinde yaşıyoruz. Sizler hepimizin rüyasını gerçekleştirdiniz. Kuşkusuz uzay yolculuğu gelişmiş bir Ar-Ge, yıllara yayılan bilimsel ve teknolojik araştırmalar gerektiriyor. Ancak geliştirilen bu teknoloji ile ortaya çıkan uzay araçları onları uzaklara taşıyacak bir pilota ihtiyaç duyuyor. Havacılığın bu kahramanlarını harekete geçiren maceracı ruhu olmadan, bu uçan makineler bir yere kadar işe yarardı. İnsanları sonsuza dek yerçekimine tutsak, Dünya’nın yüzeyindeki iki boyutlu dünyada çakılı kalırdı. Bu muhteşem insanlar ve uçan makineleri dünyamızı genişletti. İnsana ruhu gibi uçması için kanatlar verdi ve hayatlarımızı ölçülemez şekilde zenginleştirdi. Boğaziçi Üniversitesi olarak, bilimsel merak ve keşfetme arzusunun her zaman destekçisi olduk. Öğrencilerimizi, akademisyenlerimizi ve tüm paydaşlarımızı bu ruhla yetiştirmeyi ve geleceğin bilim insanlarını, mühendislerini ve liderlerini dünyaya kazandırmayı hedefliyoruz. Bugün burada bulunan astronotlarımızın başarıları, sizlere ilham kaynağı olmalı. Onların cesareti, azmi ve bilime olan tutkusu, sizlerin de kendi hayallerinizi gerçekleştirme yolunda kararlılıkla ilerlemenizi teşvik etmeli. Unutmayın ki, bilim ve teknolojiye olan ilginiz ve bu alandaki çalışmalarınız, sadece kendi geleceğinizi değil, aynı zamanda insanlığın geleceğini de şekillendirecektir.”

“ARTIK BİZ DE UZAY HAYALLERİMİZİN PEŞİNDEN GİDEBİLİRİZ”

Türkiye’nin ilk astronotu Alper Gezeravcı da çocukken hayalinin hep gökyüzü olduğunu ve bunun ancak başka ülkelerden insanların hayali olabileceği sözlerini duyarak büyüdüğünü söyledi. Türkiye’nin Milli Uzay Programı sayesinde bunu kırdığını ifade eden Gezeravcı, “Çocukluğumda gökyüzü hep hayalimdi. Ancak bunun başka ülkelerdeki insanlara ait bir hayal olabileceğini duyarak büyüdüm ama buna hiç bir zaman inanmadım. Türkiye’nin Milli Uzay Programı ile ortaya koyduğu gökyüzünün ötesine gitme girişimi bunu kırdı. Biz de Türkiye olarak, Türkiye’deki gençler olarak kendi uzay hayallerimizin peşinden gidebilir ve artık bunu gerçek kılabiliriz” ifadelerini kullandı.

“MİKROALG DENEYLERİ TÜRKİYE’NİN İNSANLI AY MİSYONU İÇİN DE ÖNEMLİ”

Boğaziçi Üniversitesi’nin Türkiye Milli Uzay Programı kapsamında Astronot Alper Gezeravcı tarafından Uluslararası Uzay İstasyonu’nunda (UUİ) deneyleri yapılan “Uzay Görevleri için MikroAlgal Yaşam Destek Üniteleri” (UzMAn) projesine de değinen Gezeravcı, Türkiye’deki üniversitelerden seçilen 13 deneyin Türkiye’nin hedeflediği Ay’a insanlı seyahat için çok önemli olduğunu vurguladı. UUİ’de yerçekimsiz ortamda yapılan mikroalg deneylerinin başarıyla tamamlandığını ifade eden Alper Gezeravcı şunları söyledi:

“Uzayda 13 deneyi tamamladık. Ancak bu projelerin seçiminde Türkiye Uzay Ajansı’nın (TUA) hedeflediği 10 alan dikkate alındı. Bu alanlar Türkiye’nin gelecekteki uzay misyonlarını şekillendirecek. Tüm bu alandan insanların bu amaç için bir araya gelmesi çok güzel. Boğaziçi Üniversitesi’nin UzMAn projesi kapsamında mikroalgler üzerinde yaptığımız deneylerde bu canlıların yaşam destek sistemleri açısından etkisini gözlemledik. Bulgularımız su ve oksijen döngüsünde mikroalglerin etkili olduğunu gösterdi. Bu projeler sadece Axiom-3 misyonu için değil, aya insanlı seyahat gibi Türkiye’nin gelecekteki misyonlarında da çok önemli yer tutacak. Türkiye kendi roketi, roket motoru ve geliştirdiği diğer sistemlerle uzay limitlerini aşmayı hedefliyor.”

Takım lideri tecrübeli ABD’li astronot Michael Lopez-Alegria da uzaya ilk defa çıkan ekip üyelerinin ortama uyum sağlaması için zaman geçmesi gerektiğini dile getirdi. Uzayda olmanın oldukça teknik bir iş olduğunu belirten astronot, “Aldığımız eğitimler size uzayda beklenmeyeni beklemeyi öğretiyor. Ancak uzaya ilk defa çıkan biri için ne kadar eğitim almış olursa olsun yerçekimsiz ortama alışmak kolay değil. Vücudunuzun buna uyum sağlaması gerekiyor. İnsanlar zamanla alışıp işlerini yapmaya başlayabiliyor” diye konuştu.